1. Fuseki Go Turnuvası / 18 Şubat - Ankara

Babamın beni yataktan zorla kaldırması ile uyanmaya çalışıyorum. O ara tanıdık bir sesin kurduğu cümle,

-Oğlum kalk turnuvaya geç kalacaksın…

Küçük bir grup olarak eğlenmek, go adına bir şeyler yapmak amacı ile başladığımız fanzin macerası bizi bu fanzin adına turnuva düzenlemeye kadar götürdü. Benim düzenlenmesine katkı yaparak içinde bulunduğum ilk turnuva organizasyonuydu ve gerçekten çok heyecan vericiydi. Ama ben turnuvaya geç kalmak üzereyim. (:

İşte böyle başladı turnuva sabahım. Saat 10.00’da Kafe Orta Dünya’da olmam gerekiyor fakat düşününce en erken 10:30 gibi orada olabilirim. “Yola çıkayım hemen. Ne kadar az geç kalırsam o kadar iyidir” diyorum ama bir yandan haber vermek, bir yandan azar işitmek için Bertan’ı arıyorum ve çoğu kişinin geç kaldığını öğreniyorum. Hadi hayırlısı…

Orta Dünya’ya vardığımda kayıtlar yapılıyordu, üst kat tamamen bize ayrılmıştı, boş duramadım hemen sıcak ortamın içine girdim ve dönen geyiklere karıştım. İlk turlar açıklandı. Eren goesss to Selin with 9 handicap. Kimsenin oyun oynamadığı bir odaya attılar bizi, Selin’in gülmeleri eşliğinde rahat bir oyun geçirirken kocaman bir grubumun ölmesi ile kendime geldim.
Bir sigara arasından sonra devam eden oyunu ben kazandım ve diğer maçları seyretmek için odaları dolaşmaya başladım. Çoğu kişi oyununu bitirmişti zaten, yavaş yavaş 2. tura geçelim derken Sabrican ve Mert’in oyununun bitmediğini fark ettik. İlk tura ayırdığımız zaman dolmak üzere olduğundan bu maç için byo-yomi başlatmaya karar verdik.Turnuvada saatimiz olmadığı için Sercan ve ben saatlerimizle byo-yomiyi tutalım dedik. Sanırım bu Türkiye’de bir ilkti. (: Bu maç da bitti ve artık 2. tura geçebilirdik.

Eşleşmeler sonucu ODTÜ’den Kemal ile aynı masaya oturduk, handikapsız oynamanın rahatlığı ile oynarken birden saldırı üstüne saldırı almaya ve bunların sonucunda ölmeye başladım. Zorlamanın anlamı yoktu sanırım ve terk ettim. İlk üçe girmek için katıldığım turnuvada daha ikinci maçta kaybetmenin sıkıntısı ile mutfağa gittim ve öğlen yemeği için hazırlıklara yardım ettim. Bütün oyunlar bittikten sonra ve yemekler hazırlanmaya devam ederken Türkiye’de go hakkında yapılması düşünülen planlar, fanzinimizin gelecek sayılarındaki içerik, turnuvalar ve farklı farklı konular hakkında zevkli sohbetler oldu. Tabii ki bir de vazgeçilmez geyikler…

Yemeğin ağırlığı üstümüze çökerken 3. tur eşleşmeleri yapıldı. Yılmaz’la eşleştik ayrıca yanında bir de rakibime 9 handikap vereceğim gerçeği tabii ki. Aman Tanrım! Ya handikap vermek çok zor bir iş, tahtada kocaman alanları koruyan 9 adet siyah taş. Nereden girebilirim ki rakip alana? “Hayırlısı tabii” diyip başlıyorum. Yılmaz’ın başarılı başlangıç hamleleri ile geriye düştüğümü düşünerek gerildim biraz. Derken gülme sesleri. Karşı masamızdaBertan ve Sercan oynuyorlar. Ben detam karşılarındayım. Sanıyorum ilk 20hamleye kadardı, simetrik oynadılar. ((:Onlar gülüyor. Ben de karşıdan onlaragülüyorum. Gülmemem lazım. Karşımdaki oyuncuya saygısızlık ama tutamıyorum ki kendimi. Adamlar çok eğlenceli oynuyorlar. Neyse toparlandım ve oyunuma yeniden konsantre oldum, devam eden hamlelerde Yılmaz bir kaç hata yapınca bunları iyi değerlendirdim ve oyunu kazandım. 3’te 2 olmuştu. Belki de hala ilk üçe verilicek ödül olan müzik kutusu için şansım vardır. (:

Veeeee 4. tur… Mert ile oynayacağım. Oh, yine 2 siyah taş var tahtada ve ben yine panik oldum. Başladık oyuna, klasik başlangıç hamleleri ve sonra josekiler. Hemen arka masamda da Bertan ve Selçuk oynuyorlar, onları da bir yandan takip ediyorum çünkü eğer Bertan oyunu
kaybederse ben 3. olurum ve müzik kutusunu kaptığım gibi eve götürürüm. Mert büyük bir grubunun ölmesinden sonra teşekkür ederek terk etti ve böylece benim için turnuva bitmiş oldu.
Kalan maçlarında bitmesini bekledik. Tüm maçlar bitti. Bertan kazandı. (:


Orta Dünya’nın alt katına koşarak inip hediyeleri kaptım ve geldim. İlk üçe müzik kutusu (sırası ile Adem, Bertan, Selçuk) ve “Savaşçı Ruh” ödülü ( Burak Yeşilyurt ) Adem’in hediye edeceği bir kitap. Çağatay Hoca’nın turnuvayı bir konuşmayla kapatması ve ödül töreninden -benim Adem’i kucaklamamdan- sonra, yavaş yavaş dağılmaya başladık, hayır tabii ki evlere değil. (:

1.Fuseki Go Turnuvası’nın katılan herkes için bu kadar eğlenceli geçtiğini düşünüyorum. En önemlisi uzun bir aradan sonra Ankara’da yaşayan bu kadar insanın bir araya gelmesi çok sevindiriciydi. Umarım devam eden günlerde, turnuvalarda ve toplantılarda da bu kadar fazla katılımı gerçekleştirebiliriz.

Bir sonraki sayıda veya turnuvada görüşmek dileğiyle…

Son olarak aklıma takılan bir şey var; Adem kalktı İstanbul’dan geldi bu kadar Ankaralıyı geride bırakarak 1. oldu bizde onu sapasağlam İstanbul’a gönderdik ya ilginç oldu. (((: Neyse 2. Ulusal Hacettepe Go Turnuvası’na artık. Sanıyorum ortada bir de iddia vardı. (:

Eren Kurter