Hollanda gonun Avrupa’daki merkezi. Avrupa Go Federasyonu Hollanda’da. Eindhoven Hollanda’nın 5. büyük şehri. Ağustos 2006da Hollanda’nın 5. büyük şehrine yolculuğum başladı. Aklımda birçok soru, yabancı bir kültür, farklı insanlar, farklı alışkanlıklar… Bu öğrenci şehrinde kim bilir ne kadar çok go oyuncusu vardır. Belki bu şehirdeki ilk arkadaşlarım go oyuncuları olacak. İçimde bir heyecan… Cebimde internetten kazıyarak gün yüzüne çıkardığım go kulübünün adresi. Go Kulübü!!! Gerçek bir go kulübü!!! Hani Hikaru’da gördüğümüz gibi. İnsanların günün her hangi bir saatinde gidip oynayacak birilerini bulabileceği bir yer. Hayaller her zaman güzel. Ne de olsa Hollanda gonun Avrupa’daki merkezi…
Eindhoven’daki ilk haftam. Go kulübünün sayfasını inceliyorum. Yok, hayır her gün değil, pazartesileri buluşuluyormuş. Olsun! Elimde harita, adresi arıyorum. Go kulübü şehrin merkezindedir mutlaka! A, hayır merkezde değil! Şehri çevreleyen ringin de dışında. Olsun! İlk dakikada golü yedik. Ama pes etmek yok!
Görece uzun bir bisiklet yolculuğundan sonra işte sokağı buldum. Kafenin ismi De Barrier. Hmm bir Café Barrier var ama bu olamaz! Burası bildiğin “Irish Pub”! Hmm, taşındılar mı, nedir? Yanında da buram buram ot kokan meşhur “coffee shop”lardan! Çakal tayfa önünde… Allaam beni sınıyor musun???
Adamlar gülüp geçecek ama olsun! Girip bir sorayım boşuna mı geldim! Bara yaklaşıyorum ( Evet abartmıyorum bildiğin, yediğimiz “Irish Pub”! Bkz: youtube Esra Ceyhan) ‘Burada go oynanıyormuş diye duydum…’ ve şaştırtıcı cevap ‘Gooo. Şurada şu perdenin arkasında!’ Fazla düşünmeden yürüyorum, perdeyi aralıyorum ve ışığı görüyorum! Evet, go tahtaları her yerde. Her yer dediğim 4–5 masa. Yaşlı başlı amcalar oyuna koyulmuşlar. Yaş ortalaması 43. Haydaa… Olsun!
Simdi pazartesileri Fons’u arıyorum, akşama ‘Monday Ladder’a geliyorum diyorum. Fons eşleştirmelerden sorumlu, 58 yaşında. Hollandalı ilk arkadaşım. Rene’yle Türkiye’yi konuşuyorum. Torunlarıyla gelmiş. Bodruma gecen yıl, çok beğenmiş. Wouts’la kapışıyoruz sıklıkla. Wouts 45 yaşında. Durmadan tokatlıyorum amcayı. Bunları niye mi anlatıyorum? Bazı şeylerin kıymeti bilinsin diye.
Eindhoven’daki ilk haftam. Go kulübünün sayfasını inceliyorum. Yok, hayır her gün değil, pazartesileri buluşuluyormuş. Olsun! Elimde harita, adresi arıyorum. Go kulübü şehrin merkezindedir mutlaka! A, hayır merkezde değil! Şehri çevreleyen ringin de dışında. Olsun! İlk dakikada golü yedik. Ama pes etmek yok!
Görece uzun bir bisiklet yolculuğundan sonra işte sokağı buldum. Kafenin ismi De Barrier. Hmm bir Café Barrier var ama bu olamaz! Burası bildiğin “Irish Pub”! Hmm, taşındılar mı, nedir? Yanında da buram buram ot kokan meşhur “coffee shop”lardan! Çakal tayfa önünde… Allaam beni sınıyor musun???
Adamlar gülüp geçecek ama olsun! Girip bir sorayım boşuna mı geldim! Bara yaklaşıyorum ( Evet abartmıyorum bildiğin, yediğimiz “Irish Pub”! Bkz: youtube Esra Ceyhan) ‘Burada go oynanıyormuş diye duydum…’ ve şaştırtıcı cevap ‘Gooo. Şurada şu perdenin arkasında!’ Fazla düşünmeden yürüyorum, perdeyi aralıyorum ve ışığı görüyorum! Evet, go tahtaları her yerde. Her yer dediğim 4–5 masa. Yaşlı başlı amcalar oyuna koyulmuşlar. Yaş ortalaması 43. Haydaa… Olsun!
Simdi pazartesileri Fons’u arıyorum, akşama ‘Monday Ladder’a geliyorum diyorum. Fons eşleştirmelerden sorumlu, 58 yaşında. Hollandalı ilk arkadaşım. Rene’yle Türkiye’yi konuşuyorum. Torunlarıyla gelmiş. Bodruma gecen yıl, çok beğenmiş. Wouts’la kapışıyoruz sıklıkla. Wouts 45 yaşında. Durmadan tokatlıyorum amcayı. Bunları niye mi anlatıyorum? Bazı şeylerin kıymeti bilinsin diye.
Sertaç Oruç - Eindhoven
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder